Connect with us

Siyaset

İMAMOĞLU: “BU ÜLKEYİ YÖNETENLERİN, SİZİNLE NE ALIP VEREMEDİĞİ VAR?”

İMAMOĞLU: “BU ÜLKEYİ YÖNETENLERİN, SİZİNLE NE ALIP VEREMEDİĞİ VAR?”

 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tarihi günde yaptığı tarihi konuşma şöyle oldu:

 

“Burası Saraçhane, burası sizin eviniz. Burası milletin evi. Burada siz ne derseniz o olur. Ama önce bana şu sorunun cevabını bir verin: Bu ülkeyi yönetenlerin, milletimizle, sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? 31 Mart’ta oyunuzu kullandınız, saymadılar. ‘Zarfa attığınız 4 oy pusulasından 3’ü geçerli, Büyükşehir Belediyesi için kullandığınız oy ise, geçersizdir’ dediler. Sizin tertemiz, helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler. Sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi’ne, eskiden, bizden 1 gün önce, kamu bankalarından bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime, tam 3,5 yıldır, millete ait bankalardan 1 kuruş vermiyorlar. Sizin seçtiğiniz yönetim, çok daha uygun koşullarla dışarıdan krediler, fonlar bulup getiriyoruz. Bu defa da aylar yıllar geçiyor, bir imza atıp onay vermiyorlar. Sizinle ne alıp veremedikleri var bunların? Milletimizden, 16 milyon insanımızdan ne istiyor bu insanlar?”

 

“SİZDEN NE İSTİYOR BU İNSANLAR?”

 

“Mesela; eskiden bu şehirdeki taksilerle ilgili kararları, sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi alırdı. ‘Hayır’ dediler, ‘Artık taksi konusunda kararlar İstanbul’dan değil, Ankara’dan alınacak.’ Daha ilginç şeyler var. Bu çok komik. Mesela; eskiden, Gezi Parkı’nın mülkiyeti, sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi’ne aitti. ‘Yok’ dediler, ‘Gezi Parkı, artık bir vakfa ait olacak.’  Daha onlarca örnek sayarım, ama vaktinizi almayayım. Siz, bir kere değil, iki kere üst üste bir belediye başkanı seçtiniz. Onlar, sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için, mahkemeden karar çıkarttılar. Üstelik, baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka bir hakim getirterek çıkarttılar bu kararı. Allah aşkına, bu ülkeyi yönetenlerin, ey vatandaşlarım sizinle ne dertleri var, sizinle ne alıp veremedikleri var? Sizden ne istiyor bu insanlar? (‘Hükümet istifa’, sesleri üzerine) Yok, yok; öyle kolay kaçmak yok. Onları, onları gönderecek altı siyasi partinin lideri burada.”

 

 

“MİLLETİN İRADESİNE KARŞI ALERJİLERİ VAR”

 

“Ben size söyleyeyim: Bu ülkeyi yönetenler hasta, hem de çok hasta. Bunlar milletin iradesine karşı alerjisi olan insanlar. Milli irade kendilerinden yana şekillenirse, sorun yok. Ama başka türlü şekillenirse, bunlarda alerji hastalığı başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Ama yapsınlar nafile, nafile, nafile. Ne hukuk ne ahlak ne din ne iman; her şeyi yok sayıyorlar. Gözleri hiçbir şey görmüyor. Bugün burada, bunca büyük bir kalabalığı harekete geçiren, sizlerin ortak vicdandır. Hepimizi birleştiren haksızlığa hem de apaçık haksızlığa, adaletsizliğe karşı buradayız. Milyonlarca kişi ayağa kalkıyor ve meydanlara akıyorsa, Edirne’den Kars’a kadar bir millet aynı isyan duygusunu yaşıyorsa, bu bir kırılma anıdır. Bu bir adalet refleksidir. Bu, rızanın kalktığının kanıtıdır. Bunlar açıkça vicdansızlığın olduğu, haksız yere milletin mağdur edildiği anlarda olur. Dün de oldu, şimdi de oluyor.”

 

 

“BİR AVUÇ İNSAN, AVUCUNU YALAR OLDU; ZATEN O YÜZDEN BÜTÜN BU YAPTIKLARI”

 

“Milletin iradesine alerjin varsa; seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan, tavsiyemiz; siyaset miyaset yapmayacaksınız. 16 milyon İstanbullu, senin gözünde bir ve eşit değilse; 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımızı, bir ve eşit görmüyorsan, siz, ‘Bu ülkeyi yönetiyorum’ demeyeceksiniz. Çünkü sen, bu ülkeyi yönetmiyorsun. Siz, birtakım çıkar gruplarını, seçilmiş dernekleri, yakın aile vakıflarını, birtakım karanlık odakları yönetiyorsunuz. İstanbul’da bir israf düzeni kurdular ve sonsuza kadar sürsün istiyorlar. Bir avuç insanın zenginliğine zenginlik katan, İstanbullunun canını çıkaran bir düzendi bu. Ben seçimden önce hemşerilerimden yetki istedim. ‘Görevi verin, bu israf düzenini yok edeyim’ dedim. ‘Kişilere, gruplara, derneklere, vakıflara, cemaatlere, partilere hizmet dönemini bitireyim, 16 milyon İstanbulluya eşit hizmet sunayım’ dedim. İstanbullular, beni bunun için seçtiler. Evelallah, İstanbul’da israf düzenine son verdik. Belediyenin kaynaklarının yönünü değiştirdik. Bütçemizi 16 milyon İstanbullunun emrine sunduk. Bir avuç insan, avucunu yalar oldu. Zaten bugün yaşadıklarımız, bize yapılanların tümü işte bu yüzden.”

 

 

“İSRAF DÜZENİNE SON VERİP ‘İNSAF DÜZENİNİ’ KURDUK”

 

“Biz, sadece israf düzenine son vermekle kalmadık. İstanbul’da bir ‘insaf düzeni’ kurduk, insaf düzeni oluşturduk. İnsaf nedir biliyor musunuz; onların bilmediği şey. İnsaf, ‘Vicdana ve mantığa dayanan adalet’ demektir. İstanbul, 3,5 yıldır, vicdana ve mantığa dayanan bir adalet anlayışıyla yönetiliyor. İstanbullunun artık vicdansız, mantıksız, adaletsiz, kısacası insafsız bir yönetime tahammülü yok. Biliyoruz ki, Türkiye’de aynen bu şiarla görevini yapan 11 Büyükşehir Belediye Başkanımız sayesinde, Türkiye’de de artık israf düzenini milletimiz istemiyor. O yüzden bizi istemiyorlar. O yüzden vatandaşın iradesini yok saymak için, bin bir numara çeviriyorlar. Her zaman söylerim; Cumhuriyet, yöneticilerin hadlerini bildiği rejimin adıdır. Vatandaş haklarını, yöneticiler de hadlerini bilecek. Cumhuriyet öyle bir rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız, hukuksuz bir biçimde görevden almak, haddini bilmemektir. Milletin iradesini yargı yoluyla dizayn etmeye çalışmak, haddini bilmemektir.”

 

“TÜRKİYE BİR YOL AYRIMINDA…”

 

“Yüzüncü yılına gururla, umutla yürüdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti, bu ülke vatandaşlarının kanıyla, canıyla, bin bir emeğiyle kurulmuştur. Cumhuriyet, bu topraklarda yaşayan herkes bir ve eşit olsun, özgür ve onurlu yaşasın diye kuruldu. Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Atatürk’ün dediği gibi; ‘Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması ve korunması’ için kuruldu bu Cumhuriyet. Peki, en yüksek hürriyeti, en yüksek eşitlik ve adaleti nasıl koruyacağız? Onun da cevabını veriyor Atatürk: ‘Tam ve kesin anlamıyla milli egemenliğin kurulmasıyla…’ Yani ‘Egemenlik, kayıtsız milletindir’ diyor. Türkiye, bugün işte böyle bir yol ayrımındadır. Milletin egemenliğini kayıtsız şartsız kabul edenlerle, milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir tercih yapmak zorundayız. Toplumda en yüksek hürriyet, eşitlik ve adaletin sağlanıp korunmasını istiyorsanız, başka hiçbir yolunuz yok. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracaksınız. 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının tamamına eşit ölçüde sevgi ve saygı besleyenlerin yanında duracaksınız.”

 

 

“BENİM ARKAMDA TÜRKİYE İTTİFAKI VAR”

 

“İşte onun için ben, İBB Başkanı olarak, 16 milyonun bir kardeşi olarak söylüyorum ki; ‘Altılı Masa’nın en çalışkan neferi olacağım.’ Genel Başkanlarımın huzurunda hepinizin huzurunda söz veriyorum. Ben ortak akla, ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun birlikte, barış içinde ortak bir geleceği inşa edebileceğine inanıyorum. Onlardan ve onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan asla korkmuyorum. Benim sığınacak hakimlerim, savcılarım, mahkemelerim yok. Benim arkamda bu büyük millet var; sizler varsınız, sizler. Bu milletin birliğini inşa etmeye karar vermiş, bu masanın vatansever liderleri ve onların kurduğu Türkiye İttifakı var. Sizler şimdi, bugün burada, yeniden ve çok daha güçlü şekilde birlik iradesi ortaya koyuyorsunuz. Bugün burada konuşan saygıdeğer liderler işte bu beklentinin siyasi iradesini temsil ediyorlar. Buradaki birlik iradesi, toplumu yoksulluğa, adaletsizliğe, çaresizliğe mahkum etmeye çalışan iktidarın karşısında ülkenin tek umudu, yegane çaresi ve en büyük gücüdür. Buradaki irade, Türkiye’nin demokratik ve güçlü bir devlete, huzurlu ve zengin bir topluma, eşit ve özgür yurttaşların ortak geleceğine kavuşmanın umudu, iradesi ve teminatıdır. Bu ittifak, basiretin ve ferasetin ittifakıdır. Bu irade ve bu ittifak, zorla baskıyla, yargı darbesiyle bu ülkeyi yönetebileceklerini, milli iradeye şekil verebileceklerini zanneden acizlerin devrine son verecek.”

 

 

“DÜNYANIN MERKEZİNE GÖMSELER DE YERKÜREYİ PATLATIR ÇIKARIZ”

 

“Bugünden itibaren Türkiye için yeni bir dönem açılıyor. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında hep birlikte işimiz çok. Demokrasisi tahrip olmuş, vatandaşları yoksulluğa mahkum edilmiş, meclisi çalıştırılmayan, adaleti çökmüş bir ülke olmaktan kurtulacağız. Bu ülkede kurdukları ‘bozuk düzeni’ ortadan kaldıracağız. Rahmetli Bülent Ecevit’in sözleriyle söylersek; ‘Bozuk düzen onarılır, ama bu düzen bozuk da değil, çürümüş düzendir; çürümüş her şey gibi çürüğe çıkarılmalıdır.’ Kamplara ayrılmış, kutuplaştırılmış aziz milletimizi hep birlikte birleştireceğiz. Hayat pahalılığına son vererek, ekonomiyi rayına sokacağız. Ülkeye, özgürlüğü ve demokrasiyi getireceğiz, medyayı bağımsızlaştıracağız. Şair Namık Kemal’in dediği gibi; ‘Zulüm ne kadar pervasız olursa olsun, zulmün binasını biz yıkarız. Dünyanın merkezine gömseler de yerküreyi patlatır çıkarız.’”

 

 

“HERKESİN ADALETİ BULACAĞINA İNANDIĞI BİR TÜRKİYE UMUDUM VAR”

 

“Çare belli. Önümüzdeki seçimlerde ülkemizde vereceğimiz karar bellidir. Önümüzdeki seçimler, bu hedefler için çok önemli bir fırsat. Önümüzdeki seçimlerde vereceğimiz karar bellidir. Özgür ve demokratik bir ülkenin kanunlara saygılı vatandaşları mı olacağız, yoksa kapı kulları mı? Benim umudum var. Herkesin eşit olduğu özgür bir Türkiye için büyük umudum var. Sadece küçük bir azınlığın değil, doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine her vatandaşın ülkesinden, devletinden ve yaşadığı yerden mutlu olduğu bir Türkiye hayalim var. Hiç kimsenin yargıyı bir sopa gibi kullanmaya cüret edemeyeceği, adliye salonlarına yolu düşen herkesin adaleti bulacağına inandığı bir Türkiye umudum var. Gençlerin geleceğini uzaklarda değil kendi memleketinde aradığı ve bulduğu bir Türkiye hayalim var. Halk iradesinin davalarla, kayyumlarla ipotek altına alınmadığı, yargı darbeleriyle millet iradesinin zedelenmediği bir ülke umudum var…”

 

 

“BU DAVA, ADALET DAVASI”

 

“Allah’a güveniyorum. Çünkü O, doğru olanı yolda koymaz. Sizlere güveniyorum. Çünkü siz, iradenize set koymak isteyenlere 3,5 yıl önce hem de iki kez günlerini gösterdiniz. Yine göstereceksiniz, hiç kuşkum yok. Umudunuz hiç eksilmesin. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Asla üzülmeyeceğiz; ama daha büyük bir azimle çalışacağız. Asla öfkeye kapılmayacağız; ama hep birlikte kararlı olacağız. Çünkü bu dava, bana açılmış bir dava değil. Çünkü bu dava, parti davası değil. Bu dava, ülke davası. Bu dava, adalet davası. Bu dava, eşitlik davası. Çünkü biz bu davayı, çocuklarımıza güçlü ve demokratik bir Türkiye bırakma davası olarak görüyoruz. İnanın 2023 çok güzel olacak. Yalnız benim, senin ya da onun için değil; hepimiz için, bu ülkede yaşayan her bir yurttaşımız için çok güzel olacak. Ben, sen ya da o değil; herkes kazanacak. Çocuklarımız kazanacak. Gençlerimiz kazanacak. Bu akşam bizleri yalnız bırakmadınız. Hepinizi çok seviyorum. Hep birlikte mücadelemize devam edeceğiz. Herkes kazanacak ve her şey çok güzel olacak.  Her şey çok güzel olacak…”

 

 

Continue Reading
Advertisement FDGFGFGFGFGF
Click to comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Copyright © 2021 Dogus tv